29 Kasım 2011 Salı

İnsanlar, Boşlar, Dolular ve Lingo Lingo Şişeler

Nasıl anlatmalı, nasıl giriş yapmalı bilemiyorum aslında ama bu da iyi-kötü bir giriş oldu. bu gördüğünüz tabloya ulaşmamı Yahoo!'dan bir mail hesabım olmasına borçluyum. Türkiye'nin havasından mıdır, suyundan mıdır bilmem, kendi memleketlerinde gayet ciddi haberler barındıran portalların Türkiye şubeleri böyle şeylerle uğraşıyor. Konuyu dağıtmak gibi olmasın ama, MSN web sitesini az kurcalarsanız ünlü kadınların 2007'de verdikleri frikik görüntülerinin hala flash haber tadında sıcak sıcak önünüze konduğunu, o arada ülkenizden uzaya fırlatılan uydulardan, TBMM'de tartışılan kararlardan, finansal değişikliklerden, sanat dünyasında henüz kıçını görmediğimiz fakat albümleri iyi olan ve iyi satan müzisyenlerden bahsedilmediğini farkedebilirsiniz, bence mümkün...

Gelelim konumuza, resimde gördüğünüz kıç ünlü bir tenis oyuncusuna ait. Fakat biz Türk medyasını takip ettiğimize göre "bize ne elalemin tenisçisinden!" diyebiliriz. Medyamız demiş mesela kendince, yoksa neden ayakkabısını bağlayan tenisçinin +18'lik şov yaptığı kanaatine varsın ki bu insanlar(bknz. şekil 1). Zaten Paparazzilere sarı basın kartı verebilen kaç tane ülke var ki gezegende? bir biz varız bir de şey... Neyse zaten bir Türk dünyaya bedeldir. Biz tek başımıza da küresel basın ahlakının annesiyle hasbıhal olabiliriz, Türk'ün gücünü dünyaya gösterebiliriz, di mi? Di mi lan, eşşoğlueşşekler sizi!

Fakat gaza gelmeden evvel nazarlarınızı şekil 2'ye çekmek istiyorum.

         "insanlar işte boşuda var dolusuda"

Evet evet, bir adet vatandaşımız gördüğü götten ibret almış. Gerçi aldığı ibret "de" eklerini ayrı yazacak kadar etkili olmamış ama insanlar konusunda bir fikir sahibi olmaya yetmiş. Ne diyeyim şimdi ki, Allah tamamına erdirsin. Bu hususta fazlaca yorum yapamayacağım, çünkü bilmiyorlar. Bilselerdi, yapmazlardı...

17 Kasım 2011 Perşembe

15 Kasım 2011 Salı

Sade Yaşa, Güzel Öl!

Bu gördüğünüz tablo, tarafımdan hazırlanmış olup, "Buddhist Zen Doctrine" denen inançlar-ilkeler bütününün bir özetidir. Kendi hayatıma uygulamaya çalıştığım gibi size de tavsiye ederim. Bunu sadece "ışığı bulunca kendinizi kaybetmeyin, efendi olun!" olarak algılamayın! Her zerresine ayrı bir anlam arayarak bakın, ona göre... Bakın ben bunları biliyorum, bana lazım değil bunlar, ben anlatır çıkarım. Bunlar size lazım...

Neyse işte, bu ilkeyi iyi bilmek lazım. Hayat partiler, oyunlar, barlar, gezmeler, eğlenmeler, süslenmelerden ibaret değil. Bu saydıklarım sadece hayatınızı kirletir. Biraz sade yaşamak lazım. Hayatı yaşanmaz bulan, hayattan nefret eden insanlarla saatlerce bilgisayar başında eğlence arayan, yahut o parti senin bu bar benim koşturan insanlar aynı insanlar olm keklenmeyin! Hayat berbat değil, sana verilmiş o hayatı sen kirletiyorsun!

Bu dünyaya daha fazla harcamak, daha fazlasına sahip olmak, daha fazla eğlenmek, en çok eğlenmek, daha fazla fotoğraf çekmek, daha fazla gezmek, o oyunda bir sonraki levela atlamak, bu yaz o bikiniye-hangi bikiniyse o bikini- mutlaka girmek, zengin olmak,daha da zengin olmak için gelmedik! Şunun garantisini verebilirim ki; gezegenin yarısı senin de olsa ölüyorsun, galaksinin yarısı senin de olsa kıçına pamuk tıkıyorlar. Hiç kimse kıçına pamuk yerine banknot tıktıracak kadar zengin olmadı, valla! Evrene de hükmetsen, Darth Vader da olsan o pamuk o kıça girecek!

İnsanlar dünyayı dolaşarak ya da daha fazla şey deneyerek hissettikleri boşluğu doldurabileceklerini sanıyorlar. Ama insan her bakımdan yaratılmış olan diğer varlıkların bir özeti, ve kendi içine bakmadan, kendini anlamadan dolaşmanın bir faydası yok!Sevmedikleri için sevilmiyor, sevilmedikleri için sevgisizlik çekiyorlar. Ve ne zaman kafalarının kaldırıp eksik bir şeyler olduğunu farketseler çoğu zaman yanlış şeylere tutunuyorlar. "Sevmek, Allah'a inanmak ve sade yaşamak" haricinde bir mutluluk yöntemi, reçetesi olmadığını bilmiyorlar. Bilmiyorlar. Bilselerdi, yapmazlardı...

5 Kasım 2011 Cumartesi

Some people feel the rain. Others just get wet.

  • “Today you are you, that is truer than true. There is nobody else who is you-er than you.”
    ~Dr. Seuss
  • “I’m not in this world to live up to your expectations and you’re not in this world to live up to mine.”
    ~Bruce Lee
  • When there are no enemies within, the enemies outside cannot hurt you”
    ~African Proverb
  • “Before Enlightenment – chop wood, carry water. After Enlightenment – chop wood, carry water.”
    ~ Zen Buddhist Proverb
  • “There are two ways to live; you can live as if nothing is a miracle; you can live as if everything is a miracle”
    ~Albert Einstein
  • “Some people feel the rain. Others just get wet.”
    ~Bob Marley
  • “A man should choose a friend who is better than himself. There are plenty of acquaintances in the world; but very few real friends”
    ~Chinese Proverb
  • “Be who you are and say what you feel because those who mind don’t matter and those who matter won’t mind.”
    ~Dr. Seuss
  • “If you can’t fly then run, if you can’t run then walk, if you can’t walk then crawl, but whatever you do you have to keep moving forward.”
    ~ Martin Luther King Jr.

Düşünce

Sizinle düşünce kelimesinin resmi anlamını paylaşmak istiyorum. Türk Dil Kurumundan aldığım e-postaya göre;
         düşünce isim 1. Uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik, mütalaa, fikir, ide, idea: "Anlaşmazlıklarda aracılığına, zor durumlarda düşüncesine başvurulur." -Tarık Buğra. 2. Dış dünyanın insan zihnine yansıması. 3. Niyet, tasarı. 4. mecaz Tasa, kaygı, sıkıntı: Sınıfta kalma düşüncesi uykumu kaçırdı. 5. felsefe İlke, yönetici sav.

1 Kasım 2011 Salı

Mezuniyetime gelme, istemem! Vol. I

Diyebilirim ki hayatımın büyük kısmı okulda geçti. Ki bu ifade bana hep ağır gelmiştir çünkü hepi topu 20 yıldır çok çok; ama beş yaşındayken görürdüm mesela "hayatımda böyle şey görmedim" diyen çocukları tuhaf gelirdi, "hayatımda dediğin zaman zarfı zaten beş sene ibibik" diyesim gelirdi hep... Neyse işte okul dışında nasıl yaşanır çok bilmem ben. Okul dışından da akraba çocukları hariç arkadaşım yoktur. Eğlence özürlü bile olabilirim hatta, neredeyse hiç arkadaşlarla bir yere gidip eğlenmek deneyimim yoktur, hevesim de yoktur. Niye anlatıyorum bunları? sabırlı olmak lazım, sabret biraz... neyse işte arkadaşlar beraber atari salonuna giderken evde oturup kitap okuyan biri vardı, o bendim işte. Ergenlik döneminin en hayvan yıllarında arkadaşları porno izlemek için bir evde toplanırken yahut genelev seferlerine katılırken evde kendi imkanlarıyla beyaz dizi okuyan biri vardı mesela, o da bendim. İnternet kafelerde, çok sonra PS cafelerde arkadaşları bilgisayar oyunlarının dibine vururken evde, ataride muslukçu Marionun prensese boru döşemek için çektiği eza ve cefaya ortak olan biri daha vardı, inanır mısın o da bendim. Sırf bu yüzden okuldan kaçmayı bile benden öğrenen bücürler bana inek demiştir bir dönem, eşşolusuları...

Fakat bu okulluluk durumunun diplomayla biten bir şey olduğuna inanmıyorum. Varsa bir mezuniyet, ölümdür arkadaş! herkes bir şekilde mezun olur, ölür. Kimi sınıfları çifter çifter okur, tadına vara vara, her şeyi deneye deneye yaşar da mezun olana kadar en doğrusunu yapıyorum sanır. Bedenin her istediğini yapmayı biz utanç sayardık, gördük ki gurur duyanı da varmış. Kimi de derslerini verir de alır diplomasını paşa paşa... ama mezun olana kadar bilemezsin ki kim hangi dereceyle mezun oldu. "Ölümden sonra bir şey yok, ölüm bir sondur" fikrindeki arkadaşlara çok pis el hareketleri hazırladım, Azrail'den hemen sonra, zebanilerden az evvel benim nahlarımı göreceksiniz arkadaşlar, bilginize. Ben orda kendimce kariyer yapmayı planlıyorum da, tez konusunu bulamadım aramızda kalsın. Başka bir deyişle, nasıl ki şair demiş;
           Gemliğe doğru
           denizi göreceksin,
           sakın şaşırma!
ben de diyorum ki;
           Araf'a doğru
           babayı göreceksin,
           sakın şaşırma!
                                     Öpaj!