5 Ağustos 2017 Cumartesi

'Nuke' Türkiye! - Altı Çizilmesi Gerekenler_1 (Üniversite Bağımsızlığı, YÖK ve Akademik Namus)

Son bir kaç gündür değerli Alev Alatlı'nın Or'da Kimse Var mı serisinin ikinci kitabı olan 'Nuke' Türkiye! adlı romanı okuyorum. Alev Alatlı'nın sağlam takipçilerinden olduğumdan beri tüm eserlerini toparladım ve kronolojik sırayla okumaya başladım. Alev Alatlı hocam Cumhurbaşkanlığı Kültür-Sanat Ödülünü Edebiyat alanında aldığında okuru olduğum için kendimle değil, Alatlı'nın kıymetini anladıkları için Cumhurbaşkanlığıyla gurur duyduğumu hatırlıyorum. 



Akademik kariyer yapmak için yıllardır çırpınan ve Türkiye'deki akademisyenlerin üstün ahlaki niteliklerinden ötürü zorluklarla karşılaşan biri olarak bazı kısımları olduğu gibi paylaşmaya karar verdim. Birebir kendi izlenimlerimle örtüşen akademik hamakatın ve ahlaksızlığın çok açık ve net bir portresini okuyoruz aşağıdaki satırlarda. 

Bir ön bilgi olması maksadıyla açıklama: Prof. David Pavloviç Rus göçmeni bir Amerikan Yahudisidir ve karısı Diana ile birlikte bir araştırma projesi için bir yıllığına İstanbul'a gelmiştir. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesinde karşılaştığı öğrenci ve akademisyen tipleri kafasını karıştırmış ve moralini bozmuştur. Türkleri anlamaya çalışmak lanetine uğramıştır.




Diana Pavloviç katı Püriten annesine Amerikan toplumunun yaşadığı yozlaşmayı anlatmaya çalışıyor. Anlatıcının yorumu dikkate değer: Böylesi meseleleri dert edinmeleri tuzlarının kuru olduğundan, daha da açıkçası rahat battığından mıydı? Yoksa bunlar sahici meselelerdi de biz mi farkına varamıyorduk?

Kesinlik Doğu kafası için nefret edilecek bir şeydir. 

Türk'e uyacak rejim yoktur. 

Binlercesinden yalnızca biriyle tanışma: Prof. Dr. Emin Çertek






Gelelim öğrenci profiline...




"Daha çok üretim yapıyor görünmek için metrelik cetvellerini doksan santime indiren bir ülke düşünebiliyor musun?"


Günay Rodoplu'nun akademik hayatı ve çirkinlikler


"Bizzat profesörün kendisinin kopya çektiği üniversitede meslek ahlâkından söz edilebilir mi?"
Akademisyenlerden bahsederken hiç içimden gelmiyor ama, yine de not düşmüş olalım: Bilmiyorlar. Bilselerdi, yapmazlardı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder